• Erzurum8 °C
  • Erzincan9 °C
  • Ağrı4 °C
  • Ankara0 °C
  • İstanbul6 °C
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
16 Nisan sonrası AK Parti’nin yeni rotası
14 Mayıs 2017 Pazar 10:59

16 Nisan sonrası AK Parti’nin yeni rotası

16 Nisan’ın sağladığı imkanları da göz önüne alarak kendi içinde safları sıklaştırırken, yeni sistemin siyaseti mecbur bıraktığı toplumsal uzlaşı temelinde daha kucaklayıcı bir söylem kullanmaya başlamıştır.

Erzurum Seçimleri- Nisan’da sonuçlanan referandum Türkiye demokrasisi için bir milat niteliğindedir.

Bürokratın güçlü, siyasetin zayıf bırakıldığı eski sistemin halkın oylarıyla tarihe havale edilmesinin, ulusal ve uluslararası arenada derin etkileri olacaktır. Sadece eski halden güç devşiren içerideki oluşumlar değil, eski halin açmazlarını, istikrarsızlığa kapı açan güç paylaşımlarını Türkiye’yi rahatça yönetebilmek için kullanan güçlerin de canı çok sıkılmıştır.

Gerilim düşecek mi?

Türkiye’de CHP bir devlet partisi olarak ortaya çıkmış ve iktidarını halk oyuyla değilse bile bürokrasideki hakimiyeti aracılığıyla sürdürebilmiştir. Yıllar içinde resmi ideolojinin barajlarından da istifade ederek oluşturulan bu yapı, CHP’nin iktidarını sürdürmesi için mümkün tek yol görünmektedir. Bu nedenle bu denli radikal bir sistem değişikliğine CHP’nin karşı çıkmasının anlaşılabilir nedenleri bulunmaktadır. Batı içinse durum daha vahimdir. Prangalarından kurtulmuş, seçilmiş siyasetin güçlü olduğu ve sadece halka hesap verdiği bir Türkiye’nin ebediyen dışarıdan yönetilemez olma ihtimali gerçekten ürkütücüdür. Zira Türkiye sadece Türkiye’den ibaret değildir, kültürel ve coğrafi hinterlandıyla merkezde yer alan bir ülkedir. Bir takım yönetimsel araçlarla dizginlenemediği zaman öngörülebilir bir ülke olmaktan çıkmaktadır.

Türkiye için böylesine önemli, ulusal ve uluslararası etkileri olacak referandumdan önce pek çok insanın aklında şu soru vardı; “Acaba, 16 Nisan’dan sonra, siyasi gerilim düşüp ülke normalleşecek mi? Yoksa daha şiddetli çatışmaların yaşandığı yeni bir süreç mi bizi bekliyor?

AK Parti’nin yol haritası

CHP, referandumun ardından kendi iç çekişmelerine dönmüştür, oradan da kolay kolay çıkabilecek gibi görünmemektedir.

AK Parti açısından, referandum sonrası durum netleşmiş, partinin önünde yeni imkanlar belirmiştir. AK Parti, referandum sonrasında, yol haritasını çizmiş, önceliklerini belirlemiş, adım adım uygulamaya hazır bir görüntü çizmektedir. Yeni düzenlemenin partili cumhurbaşkanına imkân tanıyan hükmü uyarınca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisine dönmüş, 21 Mayıs’ta genel başkan olacağı kongrenin hazırlıkları başlamıştır...

AK Parti, yeni dönemde farklı seslerin rahatlıkla kendine yer bulabildiği bir hareket olarak yola devam edeceğinin izlerini vermektedir. Bu durum ülkemiz açısından umut vericidir. Her ne kadar kutuplaşma iddialarıyla, özellikle FETÖ’nün yargıyı ele geçirmesinden sonra Ak Parti’nin giderek tek tip bir dünya görüşünü dayattığı propagandası yapılsa da Ak Parti kurulduğu günden beri Türkiye’nin en büyük uzlaşı hareketidir. Yeniden farklı kesimlerin bir arada siyaset yapabileceği bir zemine dönüşebilecek tecrübe ve birikime sahiptir.

FETÖ’nün düşmanlaştırma taktiği

Ancak kabul edilmelidir ki, AK Parti’nin toplumu kutuplaştırdığı, farklı seslere tahammül göstermediği, bir baskı rejiminin günbegün kurulduğu şeklinde yapılan propaganda, geniş bir kesimde de karşılık bulmuştur.

Bu algının yerleşmesinde, emniyet ve yargıda çete kuran FETÖ’cülerin katkısı büyüktür. FETÖ, AK Parti’nin en güçlü yanının toplum ile kurduğu sahici bağ olduğunun farkındaydı. AK Parti’ye ilk darbeyi buradan vurmaya çalıştı. Ergenekon operasyonlarında yapılan hukuksuzlukların toplumun önemli bir kesimi sonradan farkına vardı ama bu süreçte, istihbarat ve emniyet içindeki hücrelerin tepkiyi AK Parti’ye yöneltmek için özel bir çaba harcadıkları artık biliniyor. Öteden beri FETÖ’nün bir kesim üzerinde Recep Tayyip Erdoğan’a karşı kontrollü bir nefret oluşturacak uygulamalar içinde oldukları bugün daha net görülmektedir. Yükseltilen nefretin zamanı geldiğinde nasıl kullanıldığını da sonradan tecrübe ettik. Sürekli öğrencilere sokaklarda şiddet uygulandığı, spor kulüplerine operasyonların yapıldığı, toplumsal fay hatlarıyla oynandığı günleri hatırlayalım. 

Olaylara bugünden bakınca, AK Parti’nin toplumun bir kesimi tarafından “düşman” kategorisine yerleştirilmesi için yine devletin imkanlarıyla özel bir çaba sarfedildiği anlaşılıyor.

Söz konusu operasyonlar içerisinde etkisi itibariyle en yıkıcı olanıysa Gezi olaylarıdır. Gezi, diyalog ve farklı fikirlerden insanların bir araya gelip ülkenin sorunlarını tartışabilme ihtimalini dinamitledi. Gezi farklı geleneklerden, ideolojilerden, anlayışlardan insanları kendi dünyalarına hapsetti. İttifaklar yeniden karıldı, alakasız kesimler düşmanlık ekseninde bir araya getirildi. AK Parti, daha özelde “Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı” neredeyse ideolojik bir kimlik haline getirildi. Üstelik de farklı zeminlerde oldukça kullanışlı ve prestij sağlayan bir kimlik.

Öyle anlaşılıyor ki, 17-25 Aralık operasyonlarının toplumsal desteği, hatta başarabilselerdi 15 Temmuz sonrasının meşru zemini, yıllara sari operasyonlarla hazır hale getirdikleri bu kitle üzerinden sağlanacaktı.

AK Parti herkesin partisi

Şimdi AK Parti’nin ülkenin atlattığı bunca badireden sonra, 16 Nisan’ın sağladığı imkanları da göz önüne alarak yeni ve büyük bir uzlaşma sağlayacak adımları atması gerekmektedir. Yeniden insanların birbirleriyle konuşabildiği, farklı fikirlerin bir araya gelebildiği bir vasatı oluşturmak zorundayız. Ülkenin birikiminin heba edilmemesi ve geleceğimiz açısından bunun mutlaka başarılması gerekmektedir. AK Parti’nin özellikle ilk dönemi bu konuda yeterince tecrübe biriktirmiştir.

AK Parti referandumdan zaferle çıkmanın verdiği moralle kendi içinde safları sıklaştırırken, yeni sistemin siyaseti mecbur bıraktığı, toplumsal uzlaşı temelinde kucaklayıcı bir söylem kullanmaya da başlamıştır.

Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Yüzde 51,4 bir AK Parti oyu değildir ama şunu da söyleyeyim, yüzde 48,6 da bir CHP oyu değildir” diyerek, yeni sistemde iktidara gelmenin halkın çoğunluğunun desteğini alabilecek, toplumsal uzlaşmayı gözeten bir siyaset anlayışını zorunlu kıldığını belirtmiştir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni ayrışma ve çatışma alanları oluşturulmasına yönelik girişimlerin önüne de set çekmiştir. Hindistan dönüşü gazetecilerin sorusu üzerine söylediği; “Bir siyasi partinin çalışmalarında, İslamcı olmak ya da olmamak şeklinde bir ayrım yapmak zaten yanlış. Biz tekkeye mürit aramıyoruz ki. Siyasi parti için esas olan, dürüst, ilkeli, vatanını, milletini seven, parti ilkelerine uyacak insan aramaktır” sözleriyle yeni dönemin şifrelerini de vermiştir.

ihsanaktas@gmail.com

İhsan Aktaş / GENAR Başkanı

Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Erzurum Seçimleri | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0850 302 20 29, +90 442 234 95 52 pbx GSM: +90 530 172 64 10 | Faks : + 90 442 234 26 41 | Haber Yazılımı: CM Bilişim