• Erzurum8 °C
  • Erzincan12 °C
  • Ağrı7 °C
  • Ankara10 °C
  • İstanbul5 °C
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Akşener Millet İttifakı'nın ''en uzun gecesi''ni anlattı
20 Mart 2023 Pazartesi 11:29

Akşener Millet İttifakı'nın ''en uzun gecesi''ni anlattı

Akşener Millet İttifakı'nın ''en uzun gecesi''ni anlattı: ''İbretlik bir süreç geçirdim''

Erzurum Seçimleri/ TV100 ekranlarında Uğur Dündar'ın konuğu olan İYİ Parti lideri Akşener, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklanmasından önce masadan kalkması ve geri dönmesiyle sürecin detaylarını "ibretlik bir süreç geçirdim, ben de bir ibret çıkardım" diyerek anlattı.


 

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TV 100’de Uğur Dündar’a gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Akşener, Kılıçdaroğlu'nun 13’üncü Cumhurbaşkanı olacağını belirterek "AK Parti yönetiminden, tek adam sisteminden müthiş rahatsız olan, depremzedelerin yaşadıkları üzerinden bakıldığında oradan bu tarafa geçecek, seçmenin ürkütülmediği bir kapsayıcılıkla yüründüğü takdirde birinci turda alınacağına inanıyorum” dedi.

Akşener, önceliğinin Yavaş ve İmamoğlu'nun koşu partneri olarak Kılıçdaroğlu’nun yanında yer alması olduğunu belirtti. "Kılıçdaroğlu, gönül rahatlığıyla diyorum ki 13’üncü Cumhurbaşkanımızdır. Dolayısıyla koşu partneri olarak da bu somut işleri vatandaşın görebileceği işleri yapmış iki arkadaşımızla birlikte sonuca hızla gidiyoruz." diyen Akşener, Kılıçdaroğlu'nun seçimleri birinci turda alacağını belirtti.

 Akşener, "Kılıçdaroğlu’nun yanına koşu partneri olarak şu an somut işler yaptıkları için popülaritesi yüksek Sayın Mansur Yavaş ile Sayın Ekrem İmamoğlu’nu da koşu partneri olarak koyduk. Biz, genel başkanlar ise aynı şekilde Cumhurbaşkanı Yardımcılığı üzerinden Sayın Kılıçdaroğlu’nun arkasında onu desteklemek üzere bir ve beraber olduğumuz ilan ettik." ifadelerini kullandı.

“NE KILIÇDAROĞLU İLE NE DE BAŞKASIYLA PAZARLIK YAPTIM”

2017’de programlar yapıldı, bu ucube sistemin gelmemesi için sizin gibiler, benim gibiler inanılmaz bir güçle çalıştık. Herkes elinden gelen gayreti gösterdi. O gün ne diyorsak aslında bugün karşınızda oturan Meral Akşener bugün aynı şeyi söylüyor. Bizim partimizin kuruluş anlamı da bu demokrasi, hukukun üstünlüğü, liyakat ve en önemlisi milletin sesini duymak, duyurmak ve seçmeni veli nimet yapmak. O günle bugün arasında hiçbir fark yok. 2021’de ben Cumhurbaşkanı adayı değilim diyerek feragat ettim. Evet Başbakanlık adayıyım ama bunu da pazarlık konusu yapmadım. Ne Sayın Kılıçdaroğlu ne de herhangi biriyle bir pazarlık yapmadım.

Tek bir kişinin bir haftada 36 bin imza atması ne demek? Yetkilerin devredilmesi gerekirken bir kişide toplanması insan haklarına aykırı. İşleri kuvvetlendireyim derken tersine işleri berbat etti. Bu feragati yaptıktan sonra iki şey söyledim, bir; Cumhurbaşkanlığı’nı kazanmalıyız, ikincisi; Meclis’i kazanmalıyız. Burada da doğruyu söyleyecek birisine ihtiyaç var. Bir Altılı Masa kuruldu. O masaya katılan DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nin katılmasını da doğru olacağını söyleyenlerden biriyim.

“YAVAŞ İLE İMAMOĞLU’NU KOŞU PARTNERİ OLARAK KOYDUK”

Bugün Sayın Kılıçdaroğlu’nun rahat rahat konuşabileceği ortak politikalar mutabakat metnini hazırladık ve en son geçiş sürecini konuşurken de aday konuşuldu. O dönemde bir kriz çıktı, daha sonra bu krizin neticesinde tekrar bir ortak akıl ve müzakere devreye girdi ve bugün birinci turda bile kazanılabileceğine insanımızın inandığı bir formül ortaya çıktı. Burada akıl, izan ve feraset devreye girdi ve Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayımız aynı zamanda da 13’üncü Cumhurbaşkanımız olacağına inandığım Sayın Kılıçdaroğlu’nun yanına koşu partneri olarak şu an somut işler yaptıkları için popülaritesi yüksek Sayın Mansur Yavaş ile Sayın Ekrem İmamoğlu’nu da koşu partneri olarak koyduk. Biz, genel başkanlar ise aynı şekilde Cumhurbaşkanı Yardımcılığı üzerinden Sayın Kılıçdaroğlu’nun arkasında onu desteklemek üzere bir ve beraber olduğumuz ilan ettik.

“İBRETLİK BİR SÜREÇ GEÇİRDİM BEN DE BİR İBRET ÇIKARDIM”

Bu anlaşma süreci yapılırken ben çok tuhaf bir linç yedim, bir gün evvel beni övmeye doyamayanların ertesi gün çok ağır, insan onuruna aykırı çirkin cümleler üzerinden yürümesini de çok ibretle karşıladığımı söylemek durumundayım.

(Kırıldınız mı?): Seçim sonuna kadar kırgınlıkları buzdolabına kilitledim ama asıl oradan çıkan bir ders var. 2017’de Türkiye’de sağcılık, solculuk bir kenara konulup bu ucube sisteme geçmemek için bir araya gelinmişti. Bu meselede gördük ki aslında sağcılık, solculuk duruyormuş. Benim sağcı olduğumu keşfetti insanlar. Benim Türk milliyetçisi olmam sebebiyle faşist olduğumu keşfetti insanlar. Bu arada AK Parti’nin bu toplumu nasıl kutuplaştırdığını anlamış olduk. Herkesin burada nasıl bir sakinlik içinde olması gerektiğinin ortaya çıktığı bir süreç oldu. Biz kendimize dair elbette bir ders çıkardık umarım bu konuda taraf olan ve incitici cümleler kurmuş insanların da bu konudan bir ders çıkarmış olmasını isterim. Çok ibretlik bir süreç geçirdim ben buradan bir ibret çıkardım. Türkiye’nin bu kutuplaşmadan çıkması için ortak noktalarımızın önde olması lazım farklılıklarımıza da saygı duymamız lazım diye çok uzun zamandır söylüyorum.

“BU KUTUPLAŞMADAN DERS ÇIKARMAMIZ LAZIM”

Ne için o masaya oturmuşum ki ben en başta? O masadan ne aldım? Bana ne verilecek? Yok böyle bir şey. Biz bu ülkeye hakikaten fayda sağlayacağız, sağlamalıyız. İki somut iş görmüş işte Mansur Bey’in sosyal belediyecilikten sosyal devlet alanına doğru kayan bilinirliği, Sayın İmamoğlu’nun İstanbul gibi devasa bir kentte yaptığı somut hizmetler…Ne Sayın Kılıçdaroğlu ne ben uzun zamandır iktidarda yer almamış insanlarız. İki partinin seçtirdiği belediye başkanları somut işler yapmışlar ve AK Parti’nin bizlerle dair yönelttiği 2 kazı güdemezler vesaire gibi konularda, hani ‘İstanbul’da DHKP-C, Ankara’da PKK elektrik faturalarını getirecekti, su faturalarını alacaktı’ gibi iddiaların ne kadar boş olduğunu gösteren somut işler yapıldı. Bu somutluk neticesinde bu iki arkadaşımız öne geçtiler.

“KILIÇDAROĞLU, 13’ÜNCÜ CUMHURBAŞKANIMIZDIR"

Sayın Kılıçdaroğlu, gönül rahatlığıyla diyorum ki 13’üncü Cumhurbaşkanımızdır. Dolayısıyla koşu partneri olarak da bu somut işleri vatandaşın görebileceği işleri yapmış iki arkadaşımızla birlikte sonuca hızla gidiyoruz.

(İnanıyor musunuz birinci turda kazanacağınıza?): Ben şu anda inanıyorum. Hata, yanlış yapmaz isek muhalefetin önde gelen sadece siyasilerinden bahsetmiyorum ‘kanaat önderi’ diyeyim insanların biraz daha çelebi, biraz daha kapsayıcı olmaları kaydıyla AK Parti yönetiminden, tek adam sisteminden müthiş rahatsız olan, depremzedelerin yaşadıkları üzerinden bakıldığında oradan bu tarafa geçebilecek, seçmenin ürkütülmediği bir kapsayıcılıkla yüründüğü takdirde birinci turda alınacağına inanıyorum. Ama parmak sallayan bir sistemin olmaması gerekiyor. Seçmen velinimettir, seçmenin emrindeyiz hepimiz. Bunun da unutulmaması gerekiyor. İkna etmeliyiz o seçmenleri.

“SİYASETÇİ NİYE KORKULAN BİR İNSAN OLSUN”

(Meclis çoğunluğuyla ilgili) 360 ile 400 arasını behemehal her türlü gayreti göstererek, o seçmene ulaşarak, kaş göz oynatmayı bırakarak, parmak sallamayı bir kenara koyup o insanların gönlüne girerek sağlamamız gerekiyor. Bunu sağlayabilecek imkana sahibiz, yeter ki birbirimize saygı duyalım. Siyaseti ne için yapıyoruz, seçmene hizmet etmek için. Siyasetteki rekabet, kavga, saygısızlık, iftira üzerinden olmaz ki…Ömrüm geçti iftiraya uğrayarak. Siyasetçi niye korkulan bir insan olsun? Ama bugün korkuluyor. Bunu kaldırmak zorundayız.

(Mansur Yavaş’ın Altılı Masa’ya dahil olan liderlerin milletvekili olarak partilerin başında bulunmalarına yönelik açıklamalara ilişkin) Perşembe günkü masadaki sistemden sonra benim önerilerimin kabul edilmemesi üzerine bir nefes alma kararı çıktıktan sonra bir gelişme oldu. İki belediye başkanımız Kemal Bey’in bilgisi dahilinde benim evime geldiler, bir konuşma yaptık, çeşitli seçenekler üzerinden gidildi. Ben kendime dair hiçbir seçeneğin içinde, yanında, yöresinde olmayacağımı söyledim. Ama bu seçimi de almalıyız. Sonra bu seçenek ortaya çıktı. Orada etkili ve yetkili bir kavram üzerinden gidildi, sonra bu Kemal Bey’e sunuldu ve bunun masaya getirilmesine dair bir kanaat ortaya çıktı. Şimdi benim ev sahipliği yaptığım yani bizim partinin ev sahipliği yaptığı toplantı da bir arkadaşımız genel başkanların milletvekili olarak Meclis’te grupların başında olmasını, dolayısıyla bir danışma kurulu gibi olmasını genel başkanların…

“BENİM ÖNCELLİĞİM BU İKİ ARKADAŞIMIZIN KOŞU PARTNERİ OLARAK SAYIN KILIÇDAROĞLU’NUN YANINDA YER ALMALARIYDI”

Toplantıda açılan bu görüş bir karara bağlanmadan ortadan kalktı. Müzakere masası orası hatta bakan olmaları falan gerektiğine gitti iş (Yavaş ve İmamoğlu), sonuç itibarıyla bu iki arkadaşımızın başkan yardımcısı olarak yer almalarına ve bizlerinde başkan yardımcısı olarak milletvekili olmadan gidildi. Benim ikna olmama sebep olan şey şuydu; mesela Sayın Davutoğlu ile Sayın Babacan’ın bu konudaki tavrı ben de sonra doğru olduğunu kanaat ettim. O da genel başkanların milletvekili olamamasının bu seçimi alacağımıza dair inancın, iddianın tezahürü olabileceğini söylediler ben de onu olumlu buldum, ondan sonra da el sıkıştık. Benim öncelliğim bu iki arkadaşımızın koşu partneri olarak Sayın Kılıçdaroğlu’nun yanında yer almalarıydı.

Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Erzurum Seçimleri | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0850 302 20 29, +90 442 234 95 52 pbx GSM: +90 530 172 64 10 | Faks : + 90 442 234 26 41 | Haber Yazılımı: CM Bilişim